Turkish Art

El amante turco es la tercera entrega de las memorias de la escritora puertorriqueña Esmeralda Santiago. En ella cuenta sus años al lado de Ulvi Dogan, hombre turco 17 años mayor. Él fue su puerta de escape del hogar familiar pero la convivencia con él terminó siendo aun más difícil que con su propia madre. La narración comienza en Brooklyn, atraviesa Miami y concluye en Massachusetts, donde Santiago se graduó magna cum laude de Harvard.

Her birimiz propagandanın hedefi olduğumuzun farkına bile varmadan günde birçok kez propagandayla karşı karşıyayız. Hangi kıyafetleri giymeyi seçtiğinizi, hangi filmleri izlediğinizi, seçimlerde kime oy verdiğinizi düşünün. Seçimleriniz kime bağlı? Size bağlı olduğundan emin misiniz? İnanması zor olabilir ama gerçekten kontrol ediliyoruz, zevklerimiz ve fikirlerimiz bizim için şekillendiriliyor, neyi istememiz, satın almamız ve sevmemiz gerektiği dayatılıyor. Ve tüm bunlar çoğunlukla adını hiç duymadığımız insanlar tarafından yapılıyor.

Bu eserde, 41 yıllık yaşamına Balkan, Çanakkale, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı'nın zorluklarını sığdıran; düşüncelerini hikaye, roman ve köşe yazılarında korkusuzca dile getiren; yazmayı yaşamın ve mücadelenin bir parçası olarak gören Sabahattin Ali’nin izlerini bulacaksınız. Eserlerinde aşkı ve toplumsal hayatı ustalıkla harmanlayan, dünya dillerine çevrilen yapıtlarıyla "Türkiye'nin Maksim Gorki'si" olarak anılan bu büyük yazar, tam bağımsızlık, özgürlük ve emperyalizme karşıtlık ilkelerini savunmuş bir aydındı.

Other Colours is a collection of immediate relevance and timeless value, ranging from lyrical autobiography to criticism of literature and culture, from humour to political analysis, from delicate evocations of his friendship with his daughter Ruya to provocative discussions of Eastern and Western art. It also covers Pamuk's recent, high profile, court case.

Âşık Veysel... Anadolu toprağından yeşermiş eşsiz bir gönül adamı. Acının toprağıyla yoğrulup hikmet kapısının eşiğine oturmuş söz ehli. Tabiatı, toprağı, karıncayı, dostu, aşkı, vatanı kendisine özgü söyleyiş tonuyla yeniden yoğurmuş halk ozanı. Sazıyla sözüyle Anadolu onda birleştirdi. Sevgi bir insanlık ideali oldu Âşık Veysel’in şahsında. Gözlerini kaybetti fakat neredeyse herkes onun gözü oldu. Sinan Yağmur, Âşık Veysel’i, ömrünü kuru kronolojiye değil unutulmaz kesitlerle yeniden canlandırıyor.

Dâhiler ve Aşkları; sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dâhilerinin yaşadığı aşkları, eserleri paralelinde ortaya koyan, ansiklopedik ölçekte bir biyografi kitabı. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada toplam olarak bu kapsamda oluşturulmuş nadir eserlerden biri olma özelliği de taşıyan bu önemli kitap; içinde yer alan dâhilere, yaptıkları çalışmalar ve ilgi alanları açısından oldukça yakın değerli yazar ve şairlerimizin yoğun çabalarıyla ortaya çıktı.

Turkish novelist Orhan Pamuk is a prominent voice in Turkish literature, speaking to the country’s history, culture, and politics. In 2006, he became the first Turkish writer to receive the Nobel Prize for Literature. Autobiographies of Orhan Pamuk is the first book-length study of the life and writings of Pamuk. It provides both a historical and cultural context that will help listeners better understand and appreciate both the man and his work. Though his books deal with specifically Turkish issues, like all great literature, the themes they explore are universal.

For many years, Nobel Prize-winning author Orhan Pamuk kept a record of his daily thoughts and observations, entering them in small notebooks and illustrating them with his own paintings. This book combines those notebooks into one volume. He writes about his travels around the world, his family, his writing process, and his complex relationship with his home country of Turkey. He charts the seeds of his novels and the things that inspired his characters and the plots of his stories. Intertwined in his writings are the vibrant paintings of the landscapes that surround and inspire him.

Toltekler, atalarının kutsal bilgeliğini kimsenin kötüye kullanmaması için binlerce yıl boyunca bilgilerini dış dünyadan gizli tutmuşlar. Şimdi, Kartal Şövalye soyundan gelen akıl hocası Don Miguel Ruiz, atalarının ilkelerini izleyerek, herkesin gerçeği öğrenebilmesi ve yaşamlarını daha iyiye doğru değiştirebilmesi için kadim bilgeliği yeryüzündeki tüm insanlarla paylaşma gibi önemli bir misyon üstlenmiştir.

Düşse de her zaman ayağa kalkmasını bilen, bol bol çalışan bol bol seven bir bilim insanı. Bilgisi ve sevgisi ile insanların hayatına dokunup, hayatlarının kolaylaşmasına yardım etti. Cumhuriyet değerleriyle yaşayıp yıldızlaşan Doğan Cüceloğlu’nun hayatının her bir satırı size ilham kaynağı olacaktır.

Jack London, 1876 yılında San Francisco'da doğdu. Asıl adı John Griffith Chaney'dir. İşi gereği çok gezen bir astrologun oğluydu. Babası tarafından terkedildikten sonra California'da annesinin ve London soyadını aldığı üvey babasının yanında yetişti. Çok hareketli ve maceralı bir hayat yaşadı. Ondört yaşında okulu terkederek tayfa olarak çalıştığı bir gemiyle Japonya'ya gitti. Ondokuz yaşında dört yıllık orta öğrenimini bir yılda tamamlayarak California Üniversitesi'ne girdiyse de bir yıl sonra okulu bırakarak Klandike bölgesinde altın arayanlara katıldı.

Jack London’ın öz yaşam öyküsü ve anılarını barındıran "Demiryolu Serserileri" ilk kez 1907 yılında basılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nin o zamana kadar yaşadığı en kötü ekonomik buhranın yaşandığı 1890’lı yıllarda London, bir 'hobo' olarak yaşadıklarını kaleme almıştır. Ünlü yazar, yük trenlerine kaçak binişlerini, görevliler onu aşağı atmaya çalışırken “tutunma çabasını”, yiyecek ve para için nasıl dilendiğini ve polisleri kandırmak için ne gibi sıra dışı hikayeler uydurduğunu bizlere taşıyor.

Yıllar boyu çaresiz hissettim. Reddedildim. Suratıma kapandı kapılar. Beş parasız kaldım. Depresyonla cebelleştim. Dipteydim. Şimdi ise ‘Silikon Vadisi’nde keyif aldığım bir yaşam, anlamlı bulduğum bir kariyer sürdürüyorum ve Türkiye’de kurduğum marka milyonlarca kişiye ulaşıyor. Biliyorum ki hepimizin “dipte” hissettiği zamanlar oluyor veya olacak. Ama tünelin sonunda bir ışık var. İnanın bana. Gelin, birlikte yürüyelim bu tünelde. Birlikte ulaşalım o ışığa.

Tolstoy'un estetik ve sanata dair bu incelemesi ufkunuzu genişletecek, sanatı irdelemenize sebep olacak. Sanat nedir, sanat ne işe yarar, sanatın niteliği ve niceliği ne olmalıdır sorularıyla kapsamlı bir bilgiye ulaşabilen bu eserle kadim sorularınıza bir parantez açacaksınız. 1898 yılında sansürsüz olarak yayınlanan ilk baskısı baz alınarak çevrilen eserde cesur yorumlarla sanat yolculuğuna çıkacaksınız.

Tolstoy çağını çok iyi gözlemleyen bir yazardır. Aristokrat sınıfın amaçsız, debdebeli yaşantısını yoğun olarak eleştirmiştir. Uzun bir süre seyahat etmiş, tabiatı ve insanı incelemiştir. Batı’yı ve kendi ülkesini, insanlarını tanımış, bu gözlemi daha sonraki yıllarda kaleme alacağı eserlerinin kahramanlarının kişiliğinde ortaya çıkmıştır. Tolstoy’un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürmüştür. Kendisini anlamayan yakın çevresine tepkisini bulunduğu ortamdan kaçarak göstermiş ve 82 yaşındayken, 7 Kasım 1910’da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etmiştir.

Dâhiler ve Aşkları; sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dâhilerinin yaşadığı aşkları, eserleri paralelinde ortaya koyan, ansiklopedik ölçekte bir biyografi kitabı. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada toplam olarak bu kapsamda oluşturulmuş nadir eserlerden biri olma özelliği de taşıyan bu önemli kitap; içinde yer alan dâhilere, yaptıkları çalışmalar ve ilgi alanları açısından oldukça yakın değerli yazar ve şairlerimizin yoğun çabalarıyla ortaya çıktı.

Dâhiler ve Aşkları; sanat, edebiyat, bilim ve düşün tarihinin önde gelen dâhilerinin yaşadığı aşkları, eserleri paralelinde ortaya koyan, ansiklopedik ölçekte bir biyografi kitabı. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada toplam olarak bu kapsamda oluşturulmuş nadir eserlerden biri olma özelliği de taşıyan bu önemli kitap; içinde yer alan dâhilere, yaptıkları çalışmalar ve ilgi alanları açısından oldukça yakın değerli yazar ve şairlerimizin yoğun çabalarıyla ortaya çıktı.

Vatanperver ve inkılâpçı Yunus Nadi... Bu asrın başlarında, Abdülhamit baskısının en sıkı devrinde, elleri zincire vurularak Midilli'ye sürülen Nadi'nin tek suçu, hürriyete inanmış, hürriyetten bahsetmiş ve bu bahiste ısrar etmiş olmasıydı. 1918 mütarekesinde düşman kuvvetlerinin baskı ve takibine uğramasının sebebi de hürriyet ve istiklal aşkından başka bir şey değildi. Yunus Nadi'nin Atatürk'le teması ve işbirliği bu hatıralarda görüleceği gibi; mütarekenin kara günlerinde İstanbul'da başlamış, İstanbul işgal edilir edilmez de süratle Ankara'ya, Mustafa Kemal'e katılmıştır.

Çin komutanı Sun Zi tarafından MÖ 6. Yüzyılda yazılmış ve askeri taktik ve siyaset konuya ayrılmış olan Savaş sanatı, muharebenin temel ilkeleri üzerine dünyanın en eski ve ünlü askeri eserlerden biridir. Sun Zi, ebedi eserinde insan doğası hakkında kısaca anlatmakta, çatışma durumlarını şiddet kullanmadan çözmenin yolları, açık çatışma başlamadan önce bile nasıl kazanabileceğinizi göstermektedir.

Hastalıkları yüzünden ahırlara, cinsiyetleri yüzünden evlere kapatılan insanlara elini uzatmış bir iyilik meleği. Kendisini kimseden ayırmayan yüce gönüllü bir doktor ve eğitim savaşçısı. Sayesinde Türkiye cüzzam hastalarının en az olduğu ülkeler arasına girdi. Kız çocukları okullarına kavuştu. Cumhuriyetin değerleriyle yaşayıp yızdızlaşan Türkan Saylan’ın hayat hikayesi, her bir satırıyla size ilham kaynağı olacak.